Resmi olarak koçluk yapmaya başlayalı 10 ayı geçti. Temelde kariyer ve kişisel gelişim üzerine çalışıyorum. Bu süreçte elbette çok fazla tecrübe edindim ve güzel gelişmelerin olmasına tanıklık ettim. Bazen koçluk stilimi soranlar oluyor, neler yaptığımızı, kişinin ne zaman bir koçluk hizmetine ihtiyacı olacağı gibi sorular alıyorum. Bu soruların hepsine bu yazımda cevap veremeyeceğim fakat bugün benim koçluk bakış açımın temelini oluşturan konu olan rutinlere değineceğim.
Biraz ben…
Çok bilinçli olmayarak hayatımın temelini rutinler üzerine kurmuş biriyim. Küçüklüğümden beri planlı programlı olmak için uğraşıyorum. Bu biraz kişiliğimle alakalı, yani doğuştan getirdiğim bir durum olduğunun farkına vardım. Planlı olmaya yatkın olsam da, planlı olmayı çok kolay başardığımı düşünmeyin. 20'li yaşlardan sonra yaptığım planları hayatıma yavaş yavaş geçirmeye başladım. Daha önceleri ben de bir çoğunuz gibi yaptığı planları hayata geçirmekte zorlanan biriydim. Ne oldu da başarılı olmaya başladığımı merak ediyorsanız, bu sorunun cevabı hiç vazgeçmemek olurdu. Her suya düşen planın arkasından yeniden ayağı kalktım, her kalkışımda kendimi biraz daha iyi tanıdım. Aslında her kaybediş ve yeniden ayağa kalkış irademi güçlendirdi. Bir süre sonra irade kaslarım gelişti, daha disiplinli oldum ve kendimi daha iyi tanımaya başladım. Plan program yapmak, günlük alışkanlık edinmek yani rutin oluşturmaktan başka bir şey değil aslında. Bir süre sonra rutinsiz yaşayamaz hale geldim. Psikolojik olarak düştüğüm dönemlerin hepsinin ortak noktası, rutinsiz olduğum dönemelere denk gelir. Tabi tersi de hemen hemen aynı şekilde çalışır. Ne zaman her şey kontrolüm dışına çıkarsa, hemen rutinlerime geri döndüm ve tekrar ayağa kalktım. Dışarıdaki değişimin içeriyi nasıl etkilediğinin canlı canlı şahidi oldum. Genele baktığımda kendimi mutlu bir insan olarak adlandırırım, şimdi düşünüyorum da kendimce mutluluğun formülünü rutinlerde bulduğumu fark ediyorum.
Rutinler hayalleri gerçekleştirir Danışanlarıma, hayallerini gerçekleştirmeleri için yol arkadaşlığı yapıyorum. Tabi öncelikle somut hayallerinizin olması lazım. Daha sonra hayallere bizi ulaştıracak günlük rutinler. Rutinlerin en temel, olmazsa olmaz özelliği minik (bebek adımları) olmalarıdır. Minik ama gerçekçi, minik ama hedefe ulaştıran, minik ama büyümeye açık… Bir süre geçtikten sonra kendinizi iyi hissetmeye başlıyorsunuz. Fakat bir süre sonra hayatın genel akışı içinde olan olaylar sizin rutinlerinizi bozar. Bu noktada kaslarınızın ne kadar güçlü olmasına bağlı olarak, ya her şey bozulur, ya da rutinlere geri dönersiniz. Geri dönemediğiniz zamanlarda bir yol arkadaşının olması işleri kolaylaştırır. Kısacası minik diye başlanılan rutinlerin kendini ve sizi büyütme gibi bir özelliği vardır.
Rutinler anksiyete ve stresi azaltır Rutinleri olanlar hayatlarının kontrollerini elinde hissederler. Kontrol hissinin artması, özellikle belirsizlik zamanlarında anksiyete ve stres düzeylerinin azalmasına yardımcı olur. Çünkü hayatının kontrolünü eline alabilmiş biri belirsizlik ile çok daha kolay başa çıkabilir. Ayrıca günlük yapacakları belli olanlar yoğun insanlardır. Kendileri ve hayalleri için bir şeyler yaparlar. Bu da duygu durumlarını kontrol etmekte kolaylık sağlar. Bazen canımı sıkan bir şeyler olduğunda (çoğu zaman can sıkmaya değmeyen şeyler olsa da), buna canımın sıkılma zamanım olmadığını fark ediyorum.
Rutinler sayesinde daha iyi zaman yönetimi Hepimiz gün içinde onlarca şey yapmak istiyoruz. Fakat herkes zamanın yetersizliğinden yakınıyor. Bunun doğru olmadığını çok defa kendime kanıtlamış biriyim. Zaman yokluğu diye bir şey yoktur, olsa olsa iyi yönetilemeyen zaman vardır. Sağlam rutinleri olanın zamanı sınırsızdır. Hangi saatte, nerde, hangi rutini yapacağı bellidir. En basit haliyle sabah ve akşam rutini elde etmek bile hayatınızda büyük değişiklere yol açacaktır. Sabah rutinleri, günün ilk saatlerini en iyi şekilde değerlendirmek için yapılandırılmış bir yol sağlar. Akşam rutinleri ise ertesi gün için hazırlık yapmayı ve rahat bir uyku sağlamayı hedefler.
Rutinler daha iyi odaklanmayı sağlar Günlük yapacakları belli olan birinin odaklanması çok daha kolay oluyor. Hele bir süre rutinlere devam ettikçe odaklanmak ve harekete geçmek çok daha kolay oluyor. Gün içinde şimdi ne yapacağım gibi sorulara gerek kalmıyor. Rutinler size bu gibi gereksiz sorlarla meşgul etmez. Siz sadece listenize odaklanırsınız.
Rutinler sizi mutlu yapar Tabi yukarıdaki maddeleri düşününce bunların hepsinin toplamı bizi mutlu etmeye yeter artar bile :) Hayaller gerçekleşiyor, anksiyete stres yok, daha iyi zaman yönetemi, daha iyi odaklanma… daha ne olsun mutlu olmaya yetmez mi? Elbette bunların mutluluğa direkt etkisi olduğu aşikar. Ama işin bir başka boyutu daha var: yoğun olmak! İnsan boş oturmak için dünyaya gelmemiştir. Felsefe ve kutsal kitaplar da hep aynı noktaya değenir: boş durmamak. İnsan boş oturdukça çürür. Üretim ve gelişimin olmadığı hayatlar mutlu olmakta zorlanırlar. Kendi rutinleri içinde bir hayat kuran insan mutlu insandır. Bir çok sinir bozucu ayrıntıyı düşünmeye zaman yoktur.
Rutinlere bir süre devam etmeniz bile hayatınız da olumlu etkiler bırakır. Kısa bir süre deneyerek, kendinizde olan pozitif değişiklikleri gözlemleyebilirsiniz. Hayatın içinde kopmalar hep olacaktır. Bunu bilerek bir şeylere başlamak, bir nebze de olsa yaşanılacak hayal kırıklığın önüne geçer. Önemli olan tekrar başlayabilmekte. Yeniden başladığınızda, bıraktığınız noktadan başlamayı beklemeyin. Tekrar ilk başladığınız minik adımlarla yola devam edin. İlerlemenin ilk başladığınızdan daha kolay olduğunu fark edeceksiniz.
Bir sonraki yazıya kadar esen kalın 👋
Comentários